“`html
T24 Haber Merkezi
Milliyetçi Hareket Partisi’nin lideri Devlet Bahçeli, “Alevi ve Kürt Cumhurbaşkanı Yardımcısı” ifadelerine yanıt verdi. Bahçeli, “Türkiye’nin ilerleme gösterdiği bu süreçte, Cumhurbaşkanı Yardımcılarından birinin Alevi, diğerinin ise Kürt olabileceği düşünülmektedir. Bu önerinin Lübnan ile ilişkilendirilmesi, gerçekliği çarpıtma ve kasıtlı olarak yanlış anlama çabasıdır!” şeklinde belirtti.
Bahçeli’nin yapmış olduğu yazılı açıklamanın detayları şöyle:
“Türk milliyetçiliği, Türk milletinin bağımsızlık teminatıdır”
“Milliyetçi Hareket Partisi, ülkemizi etkileyen tüm meselelere dair köklü ve sağlam teklifler geliştirmiştir. Bu, doğası gereği ve olması gereken bir yaklaşımdır.”
“Türk milliyetçiliği, asil Türk milletinin bağımsızlığının teminatı ve tarihi kimliğin koruma güvencesidir.”
“Partimiz, her türlü ayrımcılığa, bölücülüğe ve etnik-mezhep temelli parçalamalara açıkça karşıdır; bu, toplumun vicdanında yer edinmiş olan bir siyasi duruştur.”
“Hiçbir kişi veya görüşten öğrenme veya duyma arzusu içinde değiliz.”
“Cumhuriyet tarihi boyunca bölücülük etkili olmuştur”
Yapılan kapalı Merkez Yönetim Kurulu toplantısında, ülkemizi etkileyen önemli konulara dair değerlendirmeler yapılmıştır.
Bunların arasında, terör unsurlarından arınmış bir Türkiye hedefi ve bu doğrultuda yaşanan olumlu gelişmelere özel önem verilmiştir.
Ancak, Cumhuriyet tarihinin tamamında etnik ve mezhep temelli bölücü unsurlar ön plana çıkmıştır.
Gerçekleri inkâr eden akıl sahibi hiç kimse olamaz.
Yeni yüzyılda, “terörsüz Türkiye” vizyonuyla etnik ve mezhepsel ayrıştırma hayalleri suya düşecektir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, milli birlik ve kardeşliği güçlendirme noktasında etkili bir çerçeve sunmaktadır.
Bu, sembolik olarak eşkenar bir üçgen formatında kurulmuştur.
Geçtiğimiz yıl yapılan ağaçlandırma kampanyası sırasında, partimizin diktiği ağaçlar, Türk devlet geleneğine uygun bir şekilde simgelendirilmiştir.
“Bu öneriyi Lübnan ile ilişkilendirmek bir yanılsamadır”
İki Cumhurbaşkanı Yardımcısının biri Alevi, diğeri Kürt olabileceği önerisi, Türkiye’nin geleceğini ileriye taşıma açısından yapılmıştır.
Bu önerinin Lübnan ile ilişkilendirilmesi ise tamamen yanlıştır ve gerçekleri çarpıtma girişimidir.
Türkiye’yi, karmaşa içerisinde olan başka ülkelerle kıyaslamak mümkün değildir ve böyle bir teşebbüs asla gerçekleşmeyecektir.
Lübnan yönlendirmesiyle yapılan bu saldırı, tarih ve kültür çerçevesinde sağlıklı bir yapı sunan bir teklifi karalamaya yönelik acınası bir çabadır.
Cumhuriyet Halk Partisi, yıllar boyunca Alevi ve Kürt topluluklarını siyasallaştırmıştır.
Aleviler ve Kürtler bu oyunlara düşmeyerek, kendilerini korumuşlardır.
“Etnik ve mezhep ayrımcılığına yer yok”
İşte bu bağlamda, kimse kimseye özellikle ayrıcalık sağlayacak bir durum içinde olamaz.
Alevi veya Kürt bir Cumhurbaşkanı adayının yüzde 50 oy alması halinde, bu iradeyi sorgulamak mümkün değildir.
Türkiye Cumhuriyeti, hukukun üstünlüğüne dayanan bir devlettir.
Hukukun, insanlardan daha üstün olduğu gerçeği geçerlidir.
Türk milletinin tüm bireyleri, kökenine bakılmaksızın eşit haklara sahiptir.
Hiçbir kimsenin bir başkası üzerinde imtiyazı yoktur.
Ancak, etnik ve mezhep çatışmalarını önlemenin yanı sıra, “terörsüz Türkiye” idealini hayata geçirmek için çabaları çeşitli yönlere çekmek, hem etik hem de tarih açısından doğru değildir.
Türkiye’nin ve Türk milletinin aydınlık geleceği için savaşanların, kendi kişisel çıkarlarıyla hareket edenlerin bu büyük ailenin parçası olamayacaklarına dikkat çekiyoruz.
Türk ve Kürt, Alevi ve Sünni olarak hep birlikte bir milletiz.
Hepimiz bir arada yaşıyoruz; bizi birleştiren değerlerimize sahip çıkmalıyız.
Birlikte büyük bir aileyiz ve bu ailenin tüm fertleri dürüst ve sorumlu olmalıdır.
Alevi de bizim, Kürt de bizimdir. Cami de bizim, Cemevi de bizimdir.
Gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve hep birlikte güçlü bir Türkiye için mücadele etmeye hazırız.
Detaylar için takipte kalın…
“`
